baslik1.jpg (7323 bytes)      

market2.gif (15838 bytes)

21 NİSAN 2003      SAYI: 565

baslik2.jpg (10108 bytes)

 Site İndeksi

Haberler

Köse yazıları

Politika kazanı

Kunye

Resmi telefonlar

Biraz Gülelim


AYDINLANMA "KÖY ENSTİTÜLERİ"


Köyün ve köylünün kalkınması, okur-yazar sayısının artması için gerekli olan öğretmenlerin yetiştirilmesi amaçlıydı. Köylerde okuma yazma öğretebilmenin yanında, modern tarım teknikleri, marangozluk, sağlık sorunları, müzik, spor vb... birçok alanda yol gösterecek toplu bilgi sahibi öğretmenlere görev verilmesi hedeflenmişti.
Bir anlamda küçük yerleşim yerleri olan köylere yerel önder aydınlar yetiştirilmekteydi Bu proje ile köyden şehire göç önlenecek, geri kalmış bölgeler kalkınacaktı.
Bu projedeki okulun adının ENSTİTÜ" olması, BİLGİYİ - İŞ HALİNE getirerek uygulayan bir eğitim sistemi oluşumdandır.
Köy Enstitüleri : ulusumuzda yaşanmış ilginç ve önemli bir eğitim deneyidir. Amaç; köy kalkınmasına önderlik edecek "becerilerle donanmış" köy öğretmeni yetiştirmektir. Halkın uyanmasına engel olundu, 1940' ta kurulan 1947' de öğretim programlarında değişiklik yapılan köy enstitüleri amacından uzaklaştırıldı. 1954 ' te de kapatıldı.
1936 ' de geçici öğretmen yetiştirme kursları açıldı. Bu deneyin olumlu sonuç verdiği görüldü. 1937 ' de İzmir (Kızılçullu) ve Eskişehir (Mahmudiye) de yalnız köy çocuklarının alındığı ve köye yönelik öğretim programı uygulayacak köy öğretmen okulları açıldı. 1940 ' da Köy Enstitülerinin açılmasıyla bu okullar da, kapsam içine alındı. 1942' de köy enstitülerinin öğretmen gereksinimini karşılamak üzere iki yıllık "Yüksek Köy Enstitüsü" kuruldu. Köy Enstitüleri kuruldukları geniş vahadan mezunlarının dağıldıkları yurdun her yanına yayılacak ışığın bütün ulusu aydınlatacağı umudu taşıyordu.
İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Hasanoğlan Köy Enstitüsünü ziyaretinde el yazısıyla okulun anı defterine şunları yazar: Köy enstitülerini Cumhuriyet' in eserleri içinde en kıymetlisi ve en sevgilisi saydım. Köy enstitülerinde yetişen evlatlarımızın başarılarını ömrüm boyunca yakından ve candan izleyeceğim," İsmet İnönü öğrencilerin günlük çalışmalarım izler, öğrenciler spor yerine topluca zeybek oynayarak güne başlar, birlikte kahvaltı yapıp, okuma saatine başlarlardı. Köy enstitülerinde, klasiklerin, yerli, yabancı yazarların kitaplarından oluşan zengin bir kütüphane vardı. Her öğrencinin yılda bu kütüphaneden 25 kitabı okuma zorunluluğu vardı. Okumanın dışında isteyen öğrencilere müzik öğretmenleri tarafından keman, mandolin, akordeon, bağlama, saz dersleri verilirdi. Mahalli aşıklar da Köy enstitülerini gezerek, yetenekli öğrencilere "usta öğretici" özellikleriyle saz, bağlama dersleri verirdi. Örneğin Aşık Veysel'in bu hizmeti yıllarca yaptığı görülür. Bu, okuma, aydınlanma ve öğrenme yoluyla bozkırların ortasından ulusumuzun geleceğine damgasını vuracak "köylü aydınlar kuşağı" yetişti. Fakir Baykurt, Mehmet Başaran, Dursun Akçam, Mahmut Makal, Talip Apaydın, Adnan Binyazar bunlardan bazı örneklerdir.
Artık Anadolu bin yıllık uykusundan uyanmaya başlamıştı. Köy çocukları köyü ve köylüyü aydınlığa ulaştırmanın çabası ve sorumluluğu içindeydi.
İsmet İnönü; Kepirtepe Köy Enstitüsü' nde bir kız öğrenciye "çantanda ne var, görebilir miyim" diye sorar. Öğrenci çantasından ekmek-köfte ve dünya klasiklerinden bir eseri çıkarır, gösterir. İnönü çok sevinir. Çevresindekilere : "Ne zaman Türkiye' de, erinden generaline, sade vatandaşından cumhurbaşkanına kadar herkes ekmekle kitabı bir araya getirebilirse gerçek kalkınma başlamış demektir" der.
CHP Genel başkanı Sayın Deniz Baykal da Köy enstitülerinin kuruluşunun 62, yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, Köy Enstitülerinin, alışılmış eğitim kalıplarının dışına çıkan ve döneminin en gelişmiş ülkelerinde bile beğenilerek örnek alınan, benzersiz bir eğitim modeli olduğunu vurguladı. Bu modelle eğitimin bir ayrıcalık olmaktan çıkarılarak yaygınlaştırıldığını, köy çocuklarının üretici ve eğitici niteliklerle donatılarak tekrar köylere gönderilmesinin sağlandığını belirten Baykal, şöyle devam etti: "Köy Enstitüleri böylece, bir yandan Öğrencileri için bir aydınlanma yuvası oluştururken, diğer yandan da mezunlarıyla bu aydınlanmanın yurdun en ulaşılmaz köşelerine kadar yayılmasını, Cumhuriyet anlayışının, Atatürk ilkelerinin, devrimlerimizin ve çağdaş yaşamın benimsetilmesin! sağlamıştır, Devrimimizin aydınlık yüzü olan Köy Enstitüleri, yaşamları boyunca laik Cumhuriyeti yıpratmayı düşleyenlere geçit vermemiş, Türkiye'nin üzerinde Ortaçağ karanlıklarını davet etmeye kalkışanlarla mücadele etmiştir. Köy Enstitülerinin kuruluşu, Cumhuriyet dönemimizde ulusumuzu, çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak için atılan en önemli adımlardan biridir.
Köy Enstitüleri modelinin terk edilmesi, bugün eğitimde yaşadığımız sorunların önde gelen nedenlerinden birisidir. Bu sorunların çözülebilmesi için, eğitim sistemimizin Cumhuriyet anlayışı doğrultusunda ve çağımızın gereksinimlerini karşılayacak biçimde yeniden yapılandırılması gerekmektedir.
CHP, bu yeniden yapılandırmanın, reformcu bir yaklaşımla ve Köy Enstitülerinin heves ve ödünsüz kararlılığıyla gerçekleştirilmesi gerekir" demiştir.
Köy Enstitüleri kadar hiçbir kurum bu kadar ulusal, bu kadar yerel ve bu kadar da devrimci olmamıştır. Mustafa Kemal'in düşüncelerini, ilkelerini ve devrimlerini geniş ve anlamlı şekilde yeşerten köy enstitüleri olmuştur. Anadolu köylüsünden yeni, yepyeni bir ulus sağlayacaktı. Köy enstitüleri birer demokrasi kurumu idi. Ama demokrasi gereği ilk önce onlar ortadan kaldırıldılar. Çünkü halk aydınları karşısına ağalık düzeni, set olup çıkmıştı. Onlar kendilerine uygun olan demokrasiye sahip çıktılar. Köy enstitülerinde kızların ve erkeklerin yatılı olması, enstitülerin yeterince milliyetçi olmadıkları gibi eleştiriler yapılmaya başlandı. İsmail Hakkı Tonguç, öğrencilerin "TONGUÇ BABASI' olmuştu. Ama köy enstitüleriyle ilgili eleştirileri, sağ-sol suçlamaları önleyemedi. Bu suçlamalar "aydınlık sesi" kısma, "köy-köylü aşkını ve alın terinin hünerle birleşmesini" yok etmeye yönelikti. Karalama kampanyaları giderek büyüdü, gelişti ve bu vahalarda açan güzelim "eğitim güllerinin" 1954'te kapatılarak soldurulmasına kadar sürdürüldü, Yazık, çok yazık edildi. Köy enstitüleri kapatılmasaydı, bugün okuma-yazma oranı yüzde yüz ve aydınlanma daha ileri düzeyde olacaktı. Ne yazık ki dönemin (DP) iktidarları, egemen güçleri Köy enstitülerini kapatarak Türkiye Cumhuriyeti'ne en büyük kötülüğü yapmışlardır.
Bu sürecin ikinci önemli halkalarından birisi olan halkevlerini de kapatmışlardır. Bu iki kurum bilinen çevrelerce bilinçli olarak yok edildi. Bu kurumlar kalkınmamızın temel taşlan idi ( Özellikle ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda) ,
DÖNEMİN MİLLİ EĞİTİM BAKANI HASAN ALİ YÜCEL İLE İSMAİL HAKKI TONGUÇ'U, BU SÜREÇTE EMEĞİ GEÇEN TÜM EĞİTİMCİLERİMİZİ, MEZUNLARINI, GÖNÜL VEREN HERKESİ SAYGIYLA ANIYORUM.

Ahmet NACIR

Emekli Öğretmen CHP Bergama İlçe Başk.Yard.

Kaynak: l.Gürşen KAFKAS
Pakize TÜRKOĞLU



YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI

(Eski Mavi Market)

 

 

 

berg-int.jpg (4556 bytes)

 

ismetbaytak@hotmail.com

kuzeyege@yahoo.com

 

cizgi1.jpg (425 bytes) cizgi2.jpg (579 bytes) cizgi3.jpg (545 bytes)

HER SALI GÜNCELLENİR