|
AYDINLANMA
"KÖY ENSTİTÜLERİ"
Köyün ve köylünün kalkınması, okur-yazar sayısının artması için gerekli olan
öğretmenlerin yetiştirilmesi amaçlıydı. Köylerde okuma yazma öğretebilmenin yanında,
modern tarım teknikleri, marangozluk, sağlık sorunları, müzik, spor vb... birçok
alanda yol gösterecek toplu bilgi sahibi öğretmenlere görev verilmesi hedeflenmişti.
Bir anlamda küçük yerleşim yerleri olan köylere yerel önder aydınlar yetiştirilmekteydi
Bu proje ile köyden şehire göç önlenecek, geri kalmış bölgeler kalkınacaktı.
Bu projedeki okulun adının ENSTİTÜ" olması, BİLGİYİ - İŞ HALİNE getirerek
uygulayan bir eğitim sistemi oluşumdandır.
Köy Enstitüleri : ulusumuzda yaşanmış ilginç ve önemli bir eğitim deneyidir. Amaç;
köy kalkınmasına önderlik edecek "becerilerle donanmış" köy öğretmeni
yetiştirmektir. Halkın uyanmasına engel olundu, 1940' ta kurulan 1947' de öğretim
programlarında değişiklik yapılan köy enstitüleri amacından uzaklaştırıldı.
1954 ' te de kapatıldı.
1936 ' de geçici öğretmen yetiştirme kursları açıldı. Bu deneyin olumlu sonuç
verdiği görüldü. 1937 ' de İzmir (Kızılçullu) ve Eskişehir (Mahmudiye) de yalnız
köy çocuklarının alındığı ve köye yönelik öğretim programı uygulayacak köy
öğretmen okulları açıldı. 1940 ' da Köy Enstitülerinin açılmasıyla bu okullar
da, kapsam içine alındı. 1942' de köy enstitülerinin öğretmen gereksinimini karşılamak
üzere iki yıllık "Yüksek Köy Enstitüsü" kuruldu. Köy Enstitüleri
kuruldukları geniş vahadan mezunlarının dağıldıkları yurdun her yanına yayılacak
ışığın bütün ulusu aydınlatacağı umudu taşıyordu.
İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Hasanoğlan Köy Enstitüsünü ziyaretinde el
yazısıyla okulun anı defterine şunları yazar: Köy enstitülerini Cumhuriyet' in
eserleri içinde en kıymetlisi ve en sevgilisi saydım. Köy enstitülerinde yetişen
evlatlarımızın başarılarını ömrüm boyunca yakından ve candan izleyeceğim,"
İsmet İnönü öğrencilerin günlük çalışmalarım izler, öğrenciler spor yerine
topluca zeybek oynayarak güne başlar, birlikte kahvaltı yapıp, okuma saatine başlarlardı.
Köy enstitülerinde, klasiklerin, yerli, yabancı yazarların kitaplarından oluşan
zengin bir kütüphane vardı. Her öğrencinin yılda bu kütüphaneden 25 kitabı okuma
zorunluluğu vardı. Okumanın dışında isteyen öğrencilere müzik öğretmenleri
tarafından keman, mandolin, akordeon, bağlama, saz dersleri verilirdi. Mahalli aşıklar
da Köy enstitülerini gezerek, yetenekli öğrencilere "usta öğretici" özellikleriyle
saz, bağlama dersleri verirdi. Örneğin Aşık Veysel'in bu hizmeti yıllarca yaptığı
görülür. Bu, okuma, aydınlanma ve öğrenme yoluyla bozkırların ortasından
ulusumuzun geleceğine damgasını vuracak "köylü aydınlar kuşağı" yetişti.
Fakir Baykurt, Mehmet Başaran, Dursun Akçam, Mahmut Makal, Talip Apaydın, Adnan
Binyazar bunlardan bazı örneklerdir.
Artık Anadolu bin yıllık uykusundan uyanmaya başlamıştı. Köy çocukları köyü ve
köylüyü aydınlığa ulaştırmanın çabası ve sorumluluğu içindeydi.
İsmet İnönü; Kepirtepe Köy Enstitüsü' nde bir kız öğrenciye "çantanda ne
var, görebilir miyim" diye sorar. Öğrenci çantasından ekmek-köfte ve dünya
klasiklerinden bir eseri çıkarır, gösterir. İnönü çok sevinir. Çevresindekilere :
"Ne zaman Türkiye' de, erinden generaline, sade vatandaşından cumhurbaşkanına
kadar herkes ekmekle kitabı bir araya getirebilirse gerçek kalkınma başlamış
demektir" der.
CHP Genel başkanı Sayın Deniz Baykal da Köy enstitülerinin kuruluşunun 62, yıldönümü
dolayısıyla yayımladığı mesajda, Köy Enstitülerinin, alışılmış eğitim kalıplarının
dışına çıkan ve döneminin en gelişmiş ülkelerinde bile beğenilerek örnek alınan,
benzersiz bir eğitim modeli olduğunu vurguladı. Bu modelle eğitimin bir ayrıcalık
olmaktan çıkarılarak yaygınlaştırıldığını, köy çocuklarının üretici ve eğitici
niteliklerle donatılarak tekrar köylere gönderilmesinin sağlandığını belirten
Baykal, şöyle devam etti: "Köy Enstitüleri böylece, bir yandan Öğrencileri için
bir aydınlanma yuvası oluştururken, diğer yandan da mezunlarıyla bu aydınlanmanın
yurdun en ulaşılmaz köşelerine kadar yayılmasını, Cumhuriyet anlayışının, Atatürk
ilkelerinin, devrimlerimizin ve çağdaş yaşamın benimsetilmesin! sağlamıştır,
Devrimimizin aydınlık yüzü olan Köy Enstitüleri, yaşamları boyunca laik
Cumhuriyeti yıpratmayı düşleyenlere geçit vermemiş, Türkiye'nin üzerinde Ortaçağ
karanlıklarını davet etmeye kalkışanlarla mücadele etmiştir. Köy Enstitülerinin
kuruluşu, Cumhuriyet dönemimizde ulusumuzu, çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak için
atılan en önemli adımlardan biridir.
Köy Enstitüleri modelinin terk edilmesi, bugün eğitimde yaşadığımız sorunların
önde gelen nedenlerinden birisidir. Bu sorunların çözülebilmesi için, eğitim
sistemimizin Cumhuriyet anlayışı doğrultusunda ve çağımızın gereksinimlerini karşılayacak
biçimde yeniden yapılandırılması gerekmektedir.
CHP, bu yeniden yapılandırmanın, reformcu bir yaklaşımla ve Köy Enstitülerinin
heves ve ödünsüz kararlılığıyla gerçekleştirilmesi gerekir" demiştir.
Köy Enstitüleri kadar hiçbir kurum bu kadar ulusal, bu kadar yerel ve bu kadar da
devrimci olmamıştır. Mustafa Kemal'in düşüncelerini, ilkelerini ve devrimlerini geniş
ve anlamlı şekilde yeşerten köy enstitüleri olmuştur. Anadolu köylüsünden yeni,
yepyeni bir ulus sağlayacaktı. Köy enstitüleri birer demokrasi kurumu idi. Ama
demokrasi gereği ilk önce onlar ortadan kaldırıldılar. Çünkü halk aydınları karşısına
ağalık düzeni, set olup çıkmıştı. Onlar kendilerine uygun olan demokrasiye sahip
çıktılar. Köy enstitülerinde kızların ve erkeklerin yatılı olması, enstitülerin
yeterince milliyetçi olmadıkları gibi eleştiriler yapılmaya başlandı. İsmail Hakkı
Tonguç, öğrencilerin "TONGUÇ BABASI' olmuştu. Ama köy enstitüleriyle ilgili
eleştirileri, sağ-sol suçlamaları önleyemedi. Bu suçlamalar "aydınlık
sesi" kısma, "köy-köylü aşkını ve alın terinin hünerle birleşmesini"
yok etmeye yönelikti. Karalama kampanyaları giderek büyüdü, gelişti ve bu vahalarda
açan güzelim "eğitim güllerinin" 1954'te kapatılarak soldurulmasına kadar
sürdürüldü, Yazık, çok yazık edildi. Köy enstitüleri kapatılmasaydı, bugün
okuma-yazma oranı yüzde yüz ve aydınlanma daha ileri düzeyde olacaktı. Ne yazık ki
dönemin (DP) iktidarları, egemen güçleri Köy enstitülerini kapatarak Türkiye
Cumhuriyeti'ne en büyük kötülüğü yapmışlardır.
Bu sürecin ikinci önemli halkalarından birisi olan halkevlerini de kapatmışlardır.
Bu iki kurum bilinen çevrelerce bilinçli olarak yok edildi. Bu kurumlar kalkınmamızın
temel taşlan idi ( Özellikle ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda) ,
DÖNEMİN MİLLİ EĞİTİM BAKANI HASAN ALİ YÜCEL İLE İSMAİL HAKKI TONGUÇ'U, BU SÜREÇTE
EMEĞİ GEÇEN TÜM EĞİTİMCİLERİMİZİ, MEZUNLARINI, GÖNÜL VEREN HERKESİ SAYGIYLA
ANIYORUM.
Ahmet NACIR
Emekli Öğretmen CHP Bergama İlçe Başk.Yard.
Kaynak: l.Gürşen KAFKAS
Pakize TÜRKOĞLU
|
YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)

ismetbaytak@hotmail.com
kuzeyege@yahoo.com
|