|
MERHABA
İbrahim Baytak
KAPI KURSU
Eskiden 1960 - 70 li yıllarda, özellikle askere gelmeden önce sivil ehliyeti olan çok
az kişi vardı. Bu nedenle ehliyeti olanlar acemi eğitiminden sonra 15 günlük kursa
katılırlardı. Askerde bu kursun adına kısaca "KAPI KURSU" denirdi. Çünkü
bu kişiler tecrübeli şoför kabul edilir genelde komutan şoförü olurlardı Komutan
araca bineceği zaman şoför kapıyı açar, sol eli ile kapıyı tutarken, sağ eli ile
selam verir, komutan araca bindikten sonra kızla koşar ve araca binerdi. Komutan ineceği
zamanda aracı durdurur durdurmaz hızla kapıdan iner aracın arkasından dolaşır, kapıyı
açar, selam durur ve komutanın inmesini beklerdi. Askerlikte disiplin çok önemli olduğu
için bunlar normal karşılanırdı.
Başbakan, Bakanların, siyasette mevki sahibi olmuş kişilerin makam araçlarına nasıl
inip bindiğini TV de görünce hep askerlik aklıma geliyor. Fakat sivillerin bunu çok
abarttığını görüyorum. Bir yere gidecekleri zaman daha araçta kimse yokken makam
araçlarının etrafı korumalarla doludur. Yola çıkıldığında makam aracın önünde
ve arkasında koruma görevlilerini taşıyan bir çok araç. Geçecekleri yolların
saatler öncesinden trafiğe kapatılması. Kırmızı ışıkta durulmaması, hız limiti
olmaması. Biri yanlarına yaklaşmağa kalksa hemen korumalar tarafından engellenmesi.
Sanki her yerde onları kötülük yapacak, öldürecek, sabotaj yapacak insanlar hazır
ve nazır sanırsınız.
Hadi bunlar güvenlik nedeni ile yapılıyor diyelim. Oturup kalkarken sandalyelerini bile
kendileri çekmezler. Eğer toplantı gizli değilse sonuna kadar arkalarında birkaç
koruma bekler. Törenlerde güvenlik çemberi oluşturulur, kimseyi yaklaştırmazlar.
Sanki ömürleri boyunca hep böyle yaşamışlar. Hiç biri de halinden şikayetçi değil.
Merak ettiğim bir husus daha var. Eskiden yaptıkları bazı şeyleri acaba hiç özlemiyorlar
mı?
Sinemaya, tiyatroya gitmeyi, Birkaç arkadaş bir araya gelip briç, satranç, maça kızı
oynamayı, Arada bir de olsa birkaç dost, pikniğe, gazinoya, denize gitmeyi, Birkaç
kadeh içip dertleşmeyi, şarkı söyleyip oynamayı, nara atmayı, çocukları ile konuşmayı
hiç özlemiyorlar mı?
Demek özlemiyorlar ki, demek böyle bir yaşam, önlerinde el bağlanması, her sözlerine
emredersiniz denmesi, lüks içinde yaşamak demek çok zevkli ki hiç biri
"yoruldum, yaşlandım, birazda hayatımı yaşayacağım" demiyor. Elinden
gelse ömür boyu bu şekilde olmak için her şeyi yapıyor.
Kim bilir haklı olabilirler. Bizler böyle şeylerle hiç karşılaşmadığımız için
garip karşılıyoruz. Belki bizlerde öyle makamlara gelsek ayni şeyleri yaparız, kim
bilebilir?
MEMURLARA SİYASET HAKKI VERİLMESİ NEDEN SAKINCALI?
Memurların siyasi partilere üye olması, toplantılarına katılması yasak. Neden? Çünkü
görevini yaparken partizanlık yapmayacakmış. Peki her memurun belli bir siyasi görüşü
yok mu? Her sade vatandaş gibi memur da belli bir siyasi partiyi desteklemiyor mu? Seçimlerde
oy kullanmıyor mu? Hiçbir partiye üye olmadan da partizanlık yapamaz mı? Partizanlık
yapanlar yok mu? Üstelik ülkemizde en küçük Anadolu kentindeki bürokrat atamaları
bile uzun yıllardır siyasetçiler eliyle yapılmıyor mu? Her iktidar, hatta her bakan
değiştiğinde bürokraside bir çok değişiklik olmuyor mu?
Devlet memurları görevleri sırasında siyasi partilere üye olamıyorlar ama seçimlerde
aday olabiliyorlar. Bir memur aday olacaksa seçimlerden belli bir süre önce görevinden
istifa ediyor. Herhangi bir siyasi partiden aday adayı olabiliyor. Aday gösterildi ama
seçilemedi veya aday gösterilmedi ise seçimlerden sonra başvurduğu taktirde görevine
iade ediliyor.
Peki bu memur siyaset yapmamış mı oluyor? Aday olduğu siyasi parti ilişkisine ne isim
verilecek?
Eğer ülkeyi siyasetçiler yönetiyor, çıkardıkları yasalar, aldıkları kararlar,
uygulamalar, toplumun her kesimini ilgilendiriyorsa herkesin ama herkesin kişisel olarak
veya sendikaları ile siyaset yapması gerekmez mi?
MEMURLARINDA SİYASİ PARTİLERE ÜYE OLMASI, SİYASİ ÇALIŞMALARA KATILMASI DEĞİL, GÖREVİ
SIRASINDA SİYASİ AYRIM YAPMASI VE YETKİLERİNİ SİYASİ AMAÇLARI İÇİN KULLANMAK
YASAKLANMALI.
BİR MİLYARA KREM
Her toplumda zenginde, fakirde olur. Bir yanda 100 bin lira ucuza ekmek almak için
binlerce insan kuyruğa girerken, bir yanda 50 miligram gençlik kremini bir milyara
alabilmek için başka bir kuyruk.
Böyle bir toplumda sosyal adaletten söz edilebilir mi? Siyasetçilere, yönetenlere güvenmiyor
diye topluma kızılabilir mi?
|
YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
kuzeyege@yahoo.com
|