baslik1.jpg (7323 bytes)      

market2.gif (15838 bytes)

6   OCAK 2003      SAYI: 536

baslik2.jpg (10108 bytes)

 Site İndeksi

Haberler

Köse yazıları

Politika kazanı

Kunye

Resmi telefonlar

Biraz Gülelim


"Casusluk" Davası İç Hesaplaşmanın İşareti


Türkiye'de faaliyet gösteren Alman vakıfları hakkında "casusluk" yaptıkları iddiasıyla Ankara DGM'de açılan davayı, Alman kamuoyu yakından izliyor. Frankfurter Rundschau Türkiye ve Yunanistan Temsilcisi Gerd Höhler davayı değerlendirdi.


BİA (Berlin) - Türkiye'de faaliyet gösteren Alman vakıfları hakkında "casusluk" yaptıkları iddiasıyla Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) açılan davayı, Alman kamuoyu yakından izliyor.
Türk - Alman ilişkilerinde de sık sık gündeme gelen davaya ilişkin, Türkiye "Türk adaletine güvenin" mesajı veriyor. Frankfurter Rundschau ve Kölner Stadt-Anzeiger gazetelerinin Yunanistan ve Türkiye Temsilcisi Gerd Höhler, ARD (Alman Radyolar Birliği) için kaleme aldığı yazısında davayla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor...
Erdoğan'ın sözleri inandırıcı gelmiyor
"Devlet Güvenlik Mahkemesi" sözü Avrupalı'nın kulağına hoş gelmiyor. Bu söz diktatörlüğü çağrıştırıyor. Türkiye, özellikle son haftalarda, Avrupa Birliği'ne (AB) alınmayı hak eden demokratik bir ülke olduğunu yinelemekten usanmıyor. Avrupa Birliği Konseyi, Kopenhag Zirvesi'nde Türkiye'ye üyelik perspektifi sunulmasını onayladı. Ve aradan iki hafta geçmeden Almanya'daki siyasi partilere bağlı vakıfların Türkiye'deki temsilcileri aleyhine DGM'de açılan dava başladı.
Türkiye'de seçimin galibi Tayyip Erdoğan'ın bu davadan duyduğu rahatsızlığı anlamak mümkün. Erdoğan, Türk adaletine güvenilmesi gerektiğini söylüyor, ama bu sözler onun ağzından çıktığında pek inandırıcı gelmiyor. Çünkü Türkiye'nin yeni güçlü adamı, bizzat kendisini bu mahkeme tarafından haksızca kovuşturmaya maruz bırakılmış olarak hissediyor.
Yargıçlar ne kadar bağımsız?
Erdoğan'ın geçen Kasım ayında yapılan seçimlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) sandalyelerin hemen hemen üçte ikisini elde eden İslami eğilimli Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hakkında da kapatılma davası açıldı. Erdoğan ise "halkı din farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa kışkırtmak"tan sabıkalı. Yani Tayyip Erdoğan, Türk adaletinin kendisinden ve partililerden direktif almayacağını biliyor. Ama yargıçlar ne kadar bağımsız? Bunu, Alman vakıflarına ilişkin dava gösterecek.
İddia makamı, büyük hayalgücü ile kaleme alınmış bir kitaba dayanıyor. Kitaba göre, Alman vakıfları Türkiye Cumhuriyeti'ni sarsmayı amaçlayan Alman politikasının gönüllü aracıları. Alman vakıflarına karşı açılan dava, sadece aşırı hırslı bir savcının takıntısının eseri olmakla kalsaydı, bütün bunlar adli bir komedi olarak nitelendirilebilirdi. Ancak, olayın ardında farklı nedenler yatıyor.
Türkiye'nin AB'ye yakınlaşmasını istemeyen güçler
Alman vakıfları uzun süredir Türkiye'de reformlar yapılmasını yoğun bir biçimde destekliyor ve bu bazı çevrelerin işine gelmiyor. Alman vakıflarına karşı kampanyanın ardında, Türkiye'nin AB'ye yakınlaşmasını engellemek isteyen güçlerin bulunduğu varsayılabilir. Bu eğilimi taşıyanları askeri çevrelerde, güvenlik yetkilileri arasında ya da adli makamlarda aramak gerekir. Bu kişiler, demokrasi ve saydamlık ortamında iktidarlarını, kayırılmalarını ve çıkarlarını yitirmekten korkuyor.



YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI

(Eski Mavi Market)

 

 

 

 

 

ismetbaytak@hotmail.com

kuzeyege@yahoo.com

 

cizgi1.jpg (425 bytes) cizgi2.jpg (579 bytes) cizgi3.jpg (545 bytes)

HER SALI GÜNCELLENİR