|
"Casusluk"
Davası İç Hesaplaşmanın İşareti
Türkiye'de faaliyet gösteren Alman vakıfları hakkında
"casusluk" yaptıkları iddiasıyla Ankara DGM'de açılan davayı, Alman
kamuoyu yakından izliyor. Frankfurter Rundschau Türkiye ve Yunanistan Temsilcisi Gerd Höhler
davayı değerlendirdi.
BİA (Berlin) - Türkiye'de faaliyet gösteren Alman vakıfları hakkında
"casusluk" yaptıkları iddiasıyla Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM)
açılan davayı, Alman kamuoyu yakından izliyor.
Türk - Alman ilişkilerinde de sık sık gündeme gelen davaya ilişkin, Türkiye "Türk
adaletine güvenin" mesajı veriyor. Frankfurter Rundschau ve Kölner Stadt-Anzeiger
gazetelerinin Yunanistan ve Türkiye Temsilcisi Gerd Höhler, ARD (Alman Radyolar Birliği)
için kaleme aldığı yazısında davayla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor...
Erdoğan'ın sözleri inandırıcı gelmiyor
"Devlet Güvenlik Mahkemesi" sözü Avrupalı'nın kulağına hoş gelmiyor. Bu
söz diktatörlüğü çağrıştırıyor. Türkiye, özellikle son haftalarda, Avrupa
Birliği'ne (AB) alınmayı hak eden demokratik bir ülke olduğunu yinelemekten usanmıyor.
Avrupa Birliği Konseyi, Kopenhag Zirvesi'nde Türkiye'ye üyelik perspektifi sunulmasını
onayladı. Ve aradan iki hafta geçmeden Almanya'daki siyasi partilere bağlı vakıfların
Türkiye'deki temsilcileri aleyhine DGM'de açılan dava başladı.
Türkiye'de seçimin galibi Tayyip Erdoğan'ın bu davadan duyduğu rahatsızlığı
anlamak mümkün. Erdoğan, Türk adaletine güvenilmesi gerektiğini söylüyor, ama bu sözler
onun ağzından çıktığında pek inandırıcı gelmiyor. Çünkü Türkiye'nin yeni güçlü
adamı, bizzat kendisini bu mahkeme tarafından haksızca kovuşturmaya maruz bırakılmış
olarak hissediyor.
Yargıçlar ne kadar bağımsız?
Erdoğan'ın geçen Kasım ayında yapılan seçimlerde Türkiye Büyük Millet
Meclisi'ndeki (TBMM) sandalyelerin hemen hemen üçte ikisini elde eden İslami eğilimli
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hakkında da kapatılma davası açıldı. Erdoğan ise
"halkı din farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa kışkırtmak"tan
sabıkalı. Yani Tayyip Erdoğan, Türk adaletinin kendisinden ve partililerden direktif
almayacağını biliyor. Ama yargıçlar ne kadar bağımsız? Bunu, Alman vakıflarına
ilişkin dava gösterecek.
İddia makamı, büyük hayalgücü ile kaleme alınmış bir kitaba dayanıyor. Kitaba göre,
Alman vakıfları Türkiye Cumhuriyeti'ni sarsmayı amaçlayan Alman politikasının gönüllü
aracıları. Alman vakıflarına karşı açılan dava, sadece aşırı hırslı bir savcının
takıntısının eseri olmakla kalsaydı, bütün bunlar adli bir komedi olarak
nitelendirilebilirdi. Ancak, olayın ardında farklı nedenler yatıyor.
Türkiye'nin AB'ye yakınlaşmasını istemeyen güçler
Alman vakıfları uzun süredir Türkiye'de reformlar yapılmasını yoğun bir biçimde
destekliyor ve bu bazı çevrelerin işine gelmiyor. Alman vakıflarına karşı kampanyanın
ardında, Türkiye'nin AB'ye yakınlaşmasını engellemek isteyen güçlerin bulunduğu
varsayılabilir. Bu eğilimi taşıyanları askeri çevrelerde, güvenlik yetkilileri arasında
ya da adli makamlarda aramak gerekir. Bu kişiler, demokrasi ve saydamlık ortamında
iktidarlarını, kayırılmalarını ve çıkarlarını yitirmekten korkuyor.
|
YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
kuzeyege@yahoo.com
|