|
DİKİZ
AYNASI 
İrfan KESKİN
-KARLI VE PUSLU HAVA -
ÇAKALLAR VE KURTLAR-
Sevgili dostlar son bir haftada Bergama ve Türkiye' de gündem öyle hızlı değişti ve
gelişti ki; öyle bir karlı ve puslu hava oluştu ki; tabiri caizse çakallar ve kurtlar
için biçilmez kaftandı.
Bu çakallar ve kurtlar bu karlı; sisli ve puslu havada istediği gibi cirit atıp
avlanmaya çalıştılar. Ellerine geçen her fırsatı değerlendirdikleri gibi kişilerin
maddi ve manevi değerlerine bakmadan bu fırsatı da çok iyi kullandılar.
Bilindiği gibi 26 Aralık 2002 Perşembe günü, eski DGM Cumhuriyet Başsavcısı Nuh
Mete Yüksel' in sadece rahmetli olan Doçent Necip Hablemitoğlu'nun "Alman Vakıfları
ve Bergama dosyası" kitabına istinaden Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinde dava açtı
ve yukarıda belirttiğim tarihte duruşmalar var.
Sanık olarak Sefa Taşkın ve Oktay Konyar' ın ve tanık olarak 12 kişi maden çalışanı,
11 kişi maden karşıtı toplam 23 köylünün talimatla Bergama Ağır ceza Mahkemesinde
ifadeleri alındı. Diğer sanıklarında 26 aralık 2002 Perşembe günü Ankara DGM' de
ki duruşmada ifadeleri alınacak.
Ankara' da ki duruşma gündemi alırken, bir kısım güdümlü medya tetikçileri altın
lobisi ve çıkarcı emperyalist güçler duruşma ve mahkemeyi etkileyip kamuoyu oluşturmak
amacıyla madende çalışan veya madenle ekonomik ilişki içerisinde güdümlü ve
yalancı tanıkları da kullanmaya başladılar. Bunlar ortaya öyle abuk sabuk, öyle saçma
sapan ifadelerle ve iddiaları ortaya atıyorlar ki insanın gülmemesi, şaşmaması ve gülüp
şaşarken de düşünüp hayıflanmaması elinde değil.Hele birkaç tanesi var ki; gülmeyin
gitsin.
İşte efendim Tepe köyde yapılan bir etkinlikte, seyrek sarı sakallı, saçını yan
tarayan, çakır gözlü bir Alman Oktay Konyar' a bir çanta dolar vermiş. Bunu tanık
olan Tepeköy eski muhtarı 200-250 metreden görmüş. Böyle saçma bir şey olabilir
mi? Bir insan 200-250 metreden bir insanın giydiği elbisenin rengini bile seçemez veya
zor seçerken nasıl oluyor da göz, saç ve sakal rengini ve saçının yana taradığını,
paranın rengini ve miktarını belirleyebiliyor?
Yine bir başka saçma sapan iddia daha. Kasım 2000' de yapılan Çanakkale Kuvaii
Milliye yürüyüşünde beyaz sakallı, seyrek saçlı bir alman Oktay Konyar' a 150 bin
dolar vermiş, yürüyüşçülerden Hopdediks lakaplı ihtiyar rahmetli Bayram Kuzu bu
paranın halkın parası olup halka dağıtılması gerektiğini söylemiş, Oktay Konyar
ve adamları buna kızmış; zavallı ihtiyarı öldüresiye dövmüş ve bir araçla köye
geri gönderilip; evine beş kilometre yakın bir yere bırakılmış ve adamcağız bir
hafta sonra kahrından ölmüş. Bu ifadeyi verenlerin veya iddiayı ortaya atanlara başta
Tepeköy eski muhtarı Halil Battal ve onu haber yapan paralı medya tetikçilerine
demezler mi ki; yahu kardeşim bu yürüyüşe yaklaşık 300 köylü, bir sürü yazılı
ve görsel medya mensupları, eyleme destek veren yol üstündeki yerleşim birimlerinden
insanlar ve hepsinden önemlisi devletin resmi ve sivil güvenlik ve istihbarat görevlileri
bu yürüyüşü adım adım takip ettiler. Bunlar uyuyordu da siz mi gördünüz? Adama
demezler mi kardeşim bu ihtiyar yolda rahatsızlandı herkesin gözleri önünde çiçekler
verilerek uğurlandığını, yaklaşık 4-5 ay sonra şeker ve yüksek tansiyondan
hastaneye kaldırıldığını, takip edip gördüğü gibi.
Doktorların tüm çabalarına rağmen Diyarbakır eski Emniyet Müdür' ü rahmetli
Gaffar Okanla aynı gün yani 24 Ocak 2001 Perşembe günü öldüğünü tedaviyi üstlenen
tüm doktorların ve eşinin, oğlunun, kızının imzaladığı ölüm raporunda herşeyin
belli olduğunu sormazlar mı adama?
Bu davanın ana gerekçelerinden biri olan Alman Vakıfları ve Bergama dosyası kitabının
yazarı Necip Hablemitoğlu'nun karanlık güçler tarafından elim bir suikaste kurban
gidiyor. Şu bir gerçektir ki terör nereden, kimden gelirse gelsin ölümdür, acıdır,
gözyaşıdır. Terörün de, onu yaratanında eli kırılsın Allah Belasını versin.
Burada amaç merhum Hablemitoğlu'nun şahsından ziyade onunla beraber Türkiye
Cumhuriyet'i Devletine'dir. Amaç kaos yaratarak, karlı, puslu hava yaratarak önümüzdeki
görüntüyü engellemektir. Ama maalesef bu köylü direnişini bu karlı puslu görüntünün
bile içine çekerek ondan faydalanıp avlanmaya çalışan emperyalist çakallar ve
kurtlar var. Fakat böyle düşünenler şunu iyi bilsin ki; kentlisiyle, köylüsüyle, Türkü,
Kürdü, Lazı, Çerkezi, Alevisiyle vs. bu tür aç kalmış karlı ve puslu havadan
faydalanarak avlanmaya çalışan çakallar ve kurtlara yem olmayacaktır, hiçbir zaman
olmamıştır.
|
YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
kuzeyege@yahoo.com
|