|
DİKİZ
AYNASI
İrfan KESKİN
ACABA NEDEN?
Sevgili dostlar o kadar sadist, maceracı ve mazoşist bir toplum olmuşuz ki sanırım
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hiçbirisinde üstümüze yoktur. Hatta ve hatta
gelişmemiş üçüncü dünya ülkelerinde bile bizden kötüsü az çıkar. Her gün
gazete sayfalarında, televizyon haberlerinde korkunç cinayetleri, her türlü tecavüz
ve sapıkça saldırıları roman okur gibi gazetelerde okuyoruz, televizyonlarda dizi
film izler gibi izliyoruz. Geçenlerde Adana'da sokak ortasında polislerin ve mahalle
halkının gözleri önünde adam karısını doğramadı mı?
Türkiye'nin birçok il ve ilçesinde hayvan sever dernekleri var, ama çoğunun
faaliyetleri ya horoz döğüşü festivalleri ya köpek ya da deve güreşleri v.s. yöreye
ve geleneklere göre etkinlikler düzenliyorlar. Ama hepsinde hayvanlara eziyet ediyorlar.
Bunlar bir kısım örnekler. Sadistlikten başka nedir ?
O kadar maceracı bir toplumuz ki değmeyin gitsin. Yine her gün gazete sayfalarında,
radyo ve televizyon haberlerinde onlarca trafik kazalarında yollar kan gölü ve araba
çöplüğü gibi. Her gün ölen, yaralanan insanları ve parçalanıp hurdaya dönen araçları
hikaye ve roman okur gibi gazetelerde okuyoruz, dizi film izler gibi televizyon
haberlerinde izliyoruz ve onlardan hiç etkilenmiyoruz. Daha üç gün önce Ankara-
Samsun karayolunun Elmadağ çıkışında 3 otobüs, 1 küçük otobüs, 3 tır ve 12
otomobil birbirine girdi. Sonuç 19 ölü, 98 yaralı milyarlarca maddi zararın oluştuğu
hasarlı araçlardan oluşan bir metal yığını ortada.
Nedeni sisli havada ve kayan yolda aşırı sürat yapmak; yani maceracılık. Bu sadece
kazalardan biri. Her gün büyüklü küçüklü yurdun değişik yerlerinde kazalar
oluyor. İnsanlar ölüyor, yaralanıyor, milyarlarca liralık maddi hasar meydana
geliyor. Gerekçesi aşırı sürat, alkol, aşırı yükleme, uykusuzluk v.s. gibi
dikkatsizce şeyler. Ama hepsini de kendi isteğimizle bilerek yapıyoruz. Yani maceralık.
Şimdi kış geldi, buna şofben, soba zehirlenmesi, karda kayma v.s. gibi nedeni
dikkatsizlik olan ve tamamen insandan kaynaklanan mevsimlik kazaları da ekleyince vay
anam vay. Nedeni maceracılık değil mi ?
23 Nisan 1920' de TBMM açılışından, 29 Ekim 1923' te Cumhuriyetin ilanından bu yana
Demokratik platform içerisinde belirli zaman dilimlerinde yerel ve genel seçimler yapılıyor.
Özellikle 1950 li yıllardan sonra Çok Partili Sisteme geçtikten sonra kısır, tatlı
vaatlere kanıp seçimden sonrada ah elim kırılsaydı da v.s. gibi dövünüp
tahteravalli gibi bir dönem bir partiyi, ertesi dönem diğer partiyi seçerek ülkeyi
yolsuzluk, hırsızlık, hortumcu cenneti yaparak; enflasyon, krizler v.s. gibi etkenlerle
kendimize ekonomik işkence yaparak siyasi mazoşizim yapmıyor muyuz?
Günlük yaşamda bile kendi kendimize eziyet etmekten zevk alıyoruz. Televizyonlarda
izliyoruz Bergama' da görüyoruz kuyruklar uzayıp gidiyor. Neden mi? Yapılacak bir işimizi
örneğin vergi taksitlerinin, telefon, elektrik ve su paralarını v.s. zamanında ödemeyip,
sözleşmişçesine son güne bırakarak, hem kendimize hem de o birimlerde çalışan
insanlara eziyet çektiriyoruz.
Bunlar vermeye çalıştığım örneklerden sadece birkaç tanesi. Durum böyle olunca yaşamımız
inşallaha- maşallaha kalıyor. Ortaya da böyle olumsuz bir yaşam biçimi çıkıyor. Tıpkı
bir büyüğün söylediği gibi, "İnsanlar layık oldukları gibi yaşarlar"
ama neden?
|
YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
kuzeyege@yahoo.com
|