|
MERHABA
İbrahim Baytak
O KADAR DA DEĞİL CANIM !
3 kasımda seçimlerin yapılması kesinleşti. TV de bazı konuşmacılar diyorlar ki,
"KÜSKÜNLERİN BİR KISMI SEÇİMLERİ ERTELETMEK İÇİN SAVAŞA BİLE RAZI"
Yok canım, o kadarda değil. Bir yıl daha milletvekilli kalacak diye binlerce ölüm, yıkım
ve doğrudan savaşa girmesek bile ülkemizi ekonomik bunalıma "ki maliyeti 150
milyar dolar diyorlar" sokacak kadar gözlerini kan bürümüş olduklarına mümkün
değil inanmam.
Ancak şurası gerçek ki; bazılarının milletvekili olmasını engelleyeceğine canlarını
al daha iyi.
DÜN MÜ, BU GÜN MÜ?
Gençler bazen soruyorlar, "eski günler mi iyi, şimdi mi? Ne cevap
verilebilir ki? Bana kalsa her yönü ile eski günler daha güzeldi. Yokluk, parasızlık
çektik. Bir çok şeyden mahrumduk. Ama bizler, çocukluğumuzu da, gençliğimizi de yaşadık.
Üstelik geleceğe umutla bakabiliyorduk. İnsan hep daha iyisini ister. O zaman bizde hep
daha iyisini istiyorduk. Bence eski günlerden daha kötü durumdayız. 40 yıl önce ülkede
olmayan bir çok şey bu gün var. Ama o gün olup da bu gün olmayan ve onlardan çok
daha kıymetli olan "DÜRÜSTLÜK, AR, NAMUS, İNSANLIK, UTANMA, SAYGI, SEVGİ"
yi kaybettik.
Eğer bugün sahip olduklarımızla birlikte bunları da koruyabilseydik eski günlerden
çok daha iyi durumda olurduk.
BORÇ YİĞİDİN KAMÇISI
Tefeci kimlere nasıl para verir? Seni tanımıyorsa veya bir tanıyan tavsiye etmemişse
para vermez. Malının, mülkün var mı? Araştırmadan borç vermez. Seni tanıyor, malın
mülkünde var. Yinede parayı hemen vermez. Bilir ki çaresizsin, naz eder. Sana gün
verir. O gün gittiğinde "karnım aç" der. Lokantaya gidilir yenilir içilir,
hayvan değilsin ya hesabı sen ödersin. İşte şimdi parayı hak ettin. Hemen senet
çıkar, doldurulup imzalanır ama tarih atılmaz.
Senedin vadesi dolar. Parayı ödersen ne ala. Ama ödeyemeyeceksen, günü gelir, ezile büzüle
yanına gidersin. Seni görür görmez durumu anlar. Sen ezilip büzülürsün, o neşelidir.
Sonunda söylersin. Şaşırmış gibi yapar. Ama sana gayet samimi, "üzüldüğün
şeye bak, senedi tazeleriz" der. Kuş gibi hafiflersin Neredeyse göbek atacaksın,
yanaklarından öpeceğin gelir. Yine lokantaya gidilir yemek yenir, hesabı ödersin.
Yeni senetler çıkar, borç tazelenir, ama borç katlanmıştır. Olsun parayı istemedi
ya.
Birkaç kez senetler yenilenir. Bir gün seni çağırır ve derki, "bak arkadaşım
borcun iyice büyüdü. Ödemen mümkün değil. Ben sana bir kolaylık yaparım. Senin
ovada bir tarlan var. Onun değeri şu kadar. Senin bana olan borcun da şu kadar. Ben
sana şu kadar daha para vereyim, o tarlayı sen bana devret." Sen sevinçten
havalara uçarsın. Aman ne iyi adam hem borcunu silecek, hem üstüne para verecek.
Tefeci daha borç verirken tarlanın fiyatını biliyordur. Hiçbir zaman borcun tarlanın
değerini geçmesine izin vermez. Üstüne para isterse olmaz. Üstüne biraz para vermeli
ki, borçlu karşı çıkmasın, sevinsin, hatta kendine hayır dua etsin.
IMF NASIL BORÇ VERİYOR? VADESİ GELİNCE PARASINI NASIL GERİ ALIYOR?
DİLENCİLER
Her gün yolda, parkta, işyerinde bir çok dilenci gelip para istiyor. Bir çok kişi de
hallerine acıyıp veriyor. Kimimiz de ağızlarındaki Allah, Kuran ve dua sözleri üzerine
günah olmasın diye para veriyor. Kimisi sakatım, kimisi, hastam var, kimisi kalbim
delik diyor. Akla hayale gelmeyen bir çok acındıracak neden. Belki de yıllardır
dileniyor ve apartmanları, bankada milyarları var. Bazen gazetelerde bu gibi haberler
okuyoruz. Dilenmeye alışan biri ne kadar zengin olursa olsun vazgeçemiyor.
Bergama'nın Mukaddes Ablasını (KUDUĞ) hemen herkes bilir. Bergama'da nereye yardım
toplanıyorsa hep o vardı. 1970 li yılların sonunda, Bergama Çocuk Esirgeme Kurumu (ÇEK)
adına Van Depremi için ben bir ekip kurmuş ve sadece giysi toplamaya karar vermişken.
O zaman ÇEK başkanı Yusuf MUŞTU bana Mukaddes ablanın da geleceğini söyleyince
sevindim. Çünkü hem yardım toplamada tecrübesi vardı, hem de herkes ona güvendiğinden
daha fazla yardım yapacak hatta para bile verecekti. Ben Mukaddes ablayı o zamana kadar
yakından tanımamıştır. 10 gün kadar beraber yardım topladık ve topladığımız
yardımları Avcılar Kulübüne teslim etmiştik. Onlarda Bergama'dan toplanan yardımları
kamyonlarla Ankara'ya kadar götürmüşlerdi.
İşte bu yardım topladığımız sırada Mukaddes ablanın bana söylediği "sakın
kendine acındırarak senden para isteyen birine para verme. Senden ister verirsin, başkasından
ister verir ve sonunda o dilenci olur. Eğer yardım yapacaksan, ihtiyacı olup da
isteyemeyene ve onun onurunu incitmeden yardım et." Demişti. Bu sözünü hiç
unutmadım ve o günden bu yana dilencilere hiç para vermedim. |
YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
kuzeyege@yahoo.com
|