baslik1.jpg (7323 bytes)      

market2.gif (15838 bytes)

19 AĞUSTOS 2002      SAYI: 497

baslik2.jpg (10108 bytes)

 Site İndeksi

Haberler

Köse yazıları

Politika kazanı

Kunye

Resmi telefonlar

Biraz Gülelim


İZLENİM

Recai Şeyhoğlu


MEMURA SİYASET HAKK I


DSP'de yaprak dökümü başlayıp yılların kaşarlanmış ve kaşarlanmamış siyasileri "Yeni" adı altında oluşumlara imza atarken Başbakan Bülent Ecevit de başka imzalar peşinde koşmaya başladı.
Yardımcısı Mesut Yılmaz'a, "Acaba Şebinkarahisar'ı il yapabilir miyiz?" dedi.
Yanıt şöyle:
-    110 imza bulun, görüşelim. (31 Temmuz 2002 - Milliyet) *
Utanma duygusunun sandığa konulduğu, erdemin gardıropta bulunduğu, aşağılık insanların beyefendi ve han fendi olarak yüksek sosyetede boy gösterdiği sömürge-yarı sömürge ülkelerde kalem sahiplerinin işi oldukça zor. Özellikle bir de muhalif olurlarsa...
1973'te önünden ardından dolaştığım Karaoğlan'ın içine düştüğü duruma tanık olunca lanet okuyorum o günlerime.
Ailece seferber olmuştuk "Toprak işleyenin su kullananın" diyen Ecevit için.
Karısı Rahşan Hanım Şebinkarahisarlı ya...
Ölüm var kalım var düşüncesiyle, ömrünün kışında karısının memleketini il yapmaya çalışıyor. Şebinliler, hastalandığında OR-AN'daki evine gelip, "Geçmiş olsun enişte" demişlerdi ya...
Bu vefayı bir şekilde ödüllendirmeliydi. *
Ercişliler durur mu?
Onlar da hemşehrilerinin kocası Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e yalvardılar: "Enişte bizi de il yapın !" (4 Ağustos 2002 - Sabah)
Aynı saatlerde Sivas'ın Suşehri ilçesi de ayaklandı.
Halk, polis barikatına karşın sokaklara döküldü.
"Bizim eniştemiz yok ama mutlaka il olacağız"
Sonradan öğrendim ki Nazilli, Tarsus, Lüleburgaz, İnegöl, İskenderun gibi 30 ilçe daha il olmak istiyormuş.
Bu isteklerin toplam maliyeti de 360 trilyonmuş.
Bilmez mi bunu sayın Ecevit? Bilmez mi bunu sayın Mesut Yılmaz?
Adını biz koyalım. Bunun adı, seçmene 3 Kasım rüşvetidir. Emin olduğum bir gerçeklik var. İsveç'te, Finlandiya'da, Hollanda'da, İrlanda'da, Ukrayna'da vs. böyle bir teklifte bulunana da, "110 imza bulun, görüşelim" diyene de aşşağılık adam gözüyle bakarlar ve sandıkta da cezalandırırlar.
Mübarek memleketimizde Güngör Mengi gibi gazeteciler "Yılmaz'a çok şey borçluyuz" derken benzeri yalaka politikacı ve seçmenler de el avuç açıyor bu sayın (!) ülke yöneticilerine.
Çünkü politikacılarımız hatta Bakanlarımız Bodrum'un en "in" mekânı POLO 13 gibi kişi başına harcamaların yüz milyonları bulduğu kulüplere "Adını söylediğim kişi yakınımdır. Bir güzellik yapalım." pusulalarıyla adam (ya da kadın) gönderme işiyle uğraşıyorlar.
Ne bilsinler bir ilçenin nasıl il olabileceğini...
"Olmaz, devlet terbiyeme yakışmaz" diyeceğine pazarlık yapmayı uygun bulan birine övgüler düzmek hangi ahlâk anlayışıyla bağdaşır? Bu, ahlaksızlığın ta kendisidir.
    Medya öyle çirkinlikler yapıyor ki, ne dur diyen var, ne de diyecek olan.
28 Temmuz 2002'nin Sabah gazetesi, sekiz sütuna attığı manşetinde şöyle diyor: "İşte Türk Farkı."
Altındaki küçük başlık ise şöyle: "Önce can, diyen Ukraynalı pilotlar 78 kişiyi diri diri yaktı. Önce vatan diyen Türk pilotlar ise kendini feda ediyor".
Sol köşede ise garip bir başka başlık: "Bizimki şehit onlar yaşıyor" (4 Ağustos 2002 - SABAH)
Irkçılığın, kafatasçılığın, şovenizmin ta kendisi !
Sabah gazetesi Hitler'in, Mussolini'nin yaşam öyküsünü bilmez mi hiç? Bal gibi bilirler.
Halkı yanlış yönlendiren - bilgilendiren bu gazeteci - bankacı - hortumcu tayfasının Mesut Yılmaz'dan farkı yok gözümde.
Alçak demek de istemiyorum. Sözcüğe saygısızlık etmek istemem çünkü.Alçak, çukur derken aklıma geldi.
Yanılmıyorsam 26 Mart 2001'in Hürriyet'iydi.
Hürriyet'in "Gündem" sayfasında "Light Parti'nin İpuçları" başlıklı yazıda şeriatçı politikacı Abdülkadir Aksu'nun kızının Ankara Çırağan Et Lokantası'ndaki nikahından söz ediliyordu. Müslümanlığı kimseye bırakmayan siyaset oryantallerinin içinde yer aldığı nikahta derin dekolteli ve tesettürlü bayanlarla Mesut Yılmaz'ın eşi bir aradaydı.
Takılan kilolarca altın gelinin hareket kabiliyetini engelleyince çıkarılarak büyük bir valize konuldu, deniliyor ve dolarların havalarda uçuştuğu fotoğraflara yer veriliyordu.
Ne desem bilmem ki...
Nedense bende hep "yumuşak" çağrışımı yapan bir başka şeriatçı siyasetçi de kilolarca altının hesabı sorulduğunda hiç yanıt vermiyor.
Altına da ne kadar da düşkün oluyorlarmış bunlar.. Bu hacıyatmaz takımının yönettiği Türkiye'ye bakın.
·Her 100 kız çocuğun 29'u okula gitmiyor.
·Kadın milletvekili oranında yüzde 4,4 ile dünya sıralamasında 10. sıradayız.
·Üniversite mezunu kadınların yüzde 8,8'i kocaları tarafından dövülüyor. (Hürriyet - 7.4.2002)

 

-Sürecek-



YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI

(Eski Mavi Market)

 

 

 

 

 

ismetbaytak@hotmail.com

kuzeyege@yahoo.com

 

cizgi1.jpg (425 bytes) cizgi2.jpg (579 bytes) cizgi3.jpg (545 bytes)

HER SALI GÜNCELLENİR