|
İZLENİM Recai Şeyhoğlu
MEMURA SİYASET HAKK I
DSP'de yaprak dökümü başlayıp yılların kaşarlanmış ve kaşarlanmamış
siyasileri "Yeni" adı altında oluşumlara imza atarken Başbakan Bülent
Ecevit de başka imzalar peşinde koşmaya başladı.
Yardımcısı Mesut Yılmaz'a, "Acaba Şebinkarahisar'ı il yapabilir miyiz?"
dedi.
Yanıt şöyle:
- 110 imza bulun, görüşelim. (31 Temmuz 2002 - Milliyet) *
Utanma duygusunun sandığa konulduğu, erdemin gardıropta bulunduğu, aşağılık
insanların beyefendi ve han fendi olarak yüksek sosyetede boy gösterdiği sömürge-yarı
sömürge ülkelerde kalem sahiplerinin işi oldukça zor. Özellikle bir de muhalif
olurlarsa...
1973'te önünden ardından dolaştığım Karaoğlan'ın içine düştüğü duruma tanık
olunca lanet okuyorum o günlerime.
Ailece seferber olmuştuk "Toprak işleyenin su kullananın" diyen Ecevit için.
Karısı Rahşan Hanım Şebinkarahisarlı ya...
Ölüm var kalım var düşüncesiyle, ömrünün kışında karısının memleketini il
yapmaya çalışıyor. Şebinliler, hastalandığında OR-AN'daki evine gelip, "Geçmiş
olsun enişte" demişlerdi ya...
Bu vefayı bir şekilde ödüllendirmeliydi. *
Ercişliler durur mu?
Onlar da hemşehrilerinin kocası Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e yalvardılar:
"Enişte bizi de il yapın !" (4 Ağustos 2002 - Sabah)
Aynı saatlerde Sivas'ın Suşehri ilçesi de ayaklandı.
Halk, polis barikatına karşın sokaklara döküldü.
"Bizim eniştemiz yok ama mutlaka il olacağız"
Sonradan öğrendim ki Nazilli, Tarsus, Lüleburgaz, İnegöl, İskenderun gibi 30 ilçe
daha il olmak istiyormuş.
Bu isteklerin toplam maliyeti de 360 trilyonmuş.
Bilmez mi bunu sayın Ecevit? Bilmez mi bunu sayın Mesut Yılmaz?
Adını biz koyalım. Bunun adı, seçmene 3 Kasım rüşvetidir. Emin olduğum bir gerçeklik
var. İsveç'te, Finlandiya'da, Hollanda'da, İrlanda'da, Ukrayna'da vs. böyle bir
teklifte bulunana da, "110 imza bulun, görüşelim" diyene de aşşağılık
adam gözüyle bakarlar ve sandıkta da cezalandırırlar.
Mübarek memleketimizde Güngör Mengi gibi gazeteciler "Yılmaz'a çok şey borçluyuz"
derken benzeri yalaka politikacı ve seçmenler de el avuç açıyor bu sayın (!) ülke yöneticilerine.
Çünkü politikacılarımız hatta Bakanlarımız Bodrum'un en "in" mekânı
POLO 13 gibi kişi başına harcamaların yüz milyonları bulduğu kulüplere "Adını
söylediğim kişi yakınımdır. Bir güzellik yapalım." pusulalarıyla adam (ya da
kadın) gönderme işiyle uğraşıyorlar.
Ne bilsinler bir ilçenin nasıl il olabileceğini...
"Olmaz, devlet terbiyeme yakışmaz" diyeceğine pazarlık yapmayı uygun bulan
birine övgüler düzmek hangi ahlâk anlayışıyla bağdaşır? Bu, ahlaksızlığın ta
kendisidir.
Medya öyle çirkinlikler yapıyor ki, ne dur diyen var, ne de diyecek
olan.
28 Temmuz 2002'nin Sabah gazetesi, sekiz sütuna attığı manşetinde şöyle diyor:
"İşte Türk Farkı."
Altındaki küçük başlık ise şöyle: "Önce can, diyen Ukraynalı pilotlar 78 kişiyi
diri diri yaktı. Önce vatan diyen Türk pilotlar ise kendini feda ediyor".
Sol köşede ise garip bir başka başlık: "Bizimki şehit onlar yaşıyor" (4
Ağustos 2002 - SABAH)
Irkçılığın, kafatasçılığın, şovenizmin ta kendisi !
Sabah gazetesi Hitler'in, Mussolini'nin yaşam öyküsünü bilmez mi hiç? Bal gibi
bilirler.
Halkı yanlış yönlendiren - bilgilendiren bu gazeteci - bankacı - hortumcu tayfasının
Mesut Yılmaz'dan farkı yok gözümde.
Alçak demek de istemiyorum. Sözcüğe saygısızlık etmek istemem çünkü.Alçak, çukur
derken aklıma geldi.
Yanılmıyorsam 26 Mart 2001'in Hürriyet'iydi.
Hürriyet'in "Gündem" sayfasında "Light Parti'nin İpuçları" başlıklı
yazıda şeriatçı politikacı Abdülkadir Aksu'nun kızının Ankara Çırağan Et
Lokantası'ndaki nikahından söz ediliyordu. Müslümanlığı kimseye bırakmayan
siyaset oryantallerinin içinde yer aldığı nikahta derin dekolteli ve tesettürlü
bayanlarla Mesut Yılmaz'ın eşi bir aradaydı.
Takılan kilolarca altın gelinin hareket kabiliyetini engelleyince çıkarılarak büyük
bir valize konuldu, deniliyor ve dolarların havalarda uçuştuğu fotoğraflara yer
veriliyordu.
Ne desem bilmem ki...
Nedense bende hep "yumuşak" çağrışımı yapan bir başka şeriatçı
siyasetçi de kilolarca altının hesabı sorulduğunda hiç yanıt vermiyor.
Altına da ne kadar da düşkün oluyorlarmış bunlar.. Bu hacıyatmaz takımının yönettiği
Türkiye'ye bakın.
·Her 100 kız çocuğun 29'u okula gitmiyor.
·Kadın milletvekili oranında yüzde 4,4 ile dünya sıralamasında 10. sıradayız.
·Üniversite mezunu kadınların yüzde 8,8'i kocaları tarafından dövülüyor. (Hürriyet
- 7.4.2002)
-Sürecek- |
YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
kuzeyege@yahoo.com
|