|
MERHABA 
İbrahim Baytak
İŞSİZ KALMAK NE DEMEK
BİLİR MİSİN?
Asgari ücretle de olsa bir işte çalışıp hiç olmazsa evine ekmek götürürken, bir
gün işten atıldığını veya işyerinin kapandığını öğrenirsen ne yaparsın?
Eskiden de işsizlik vardı. Ancak son yıllardaki gibi her gün işsiz kalma korkusu yaşanmıyordu.
AB ye uyum yasalarının çıkarılması için hükümet ve siyasi partilere baskı yapan
iş adamları sıra İŞ GÜVENCESİ YASASINA gelince "HAYIR" diyorlar. Üstelik
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı yasanın çıkması için büyük bir çaba harcadığı
halde, Milyonlarca işçiyi temsil ettiğini söyleyen, işçi örgütü sendikalar ve
konfederasyonlar yasanın çıkarılmasını sağlayamadı. Bir avuç iş adamı çıkarılmasını
engellediler.
İŞ GÜVENCESİ YASASI NE GETİRİYOR? 1-İşveren işten attığı herkese gerekçesini
bildirecek ve bunu ispat edecek. 2-İşten atıldıktan sonra dava açan işçi haklı
bulunursa ek tazminat alacak. 3-Irk, din, dil, cinsiyet ve mezhep nedeniyle işçinin işine
son verilemeyecek. 4-Taşeron işçi, kadrolu işçi ile ayni işi yaparsa ayni ücreti
alacak. 5-İşçi 1 yıl çalışınca izin hakkı kazanacak. İşçi deneme süresi 2 ay
olacak. 6-İşyerinde işverene yada arkadaşına sataşan, yetenekleri için yalan söyleyen,
işverenin güvenini kötüye kullanan, hırsızlık yapan, 7 günden fazla hapis cezası
alan, mazeretsiz 2 gün işe gelmeyen, uyarıldığı halde işini yapmayan, 30 günlük
ücreti ile ödenmeyecek miktarda hasar yaratan işçi tazminatsız işten atılacak.
Eğer İŞ GÜVENCESİ YASASI ÇIKARSA; bu güne kadar yaptıkları gibi, işçileri tek
veya topluca istedikleri zaman bir kuruş bile vermeden kapı önüne koyamayacaklar.
İşçiler bunları biliyor mu? Sendikalar üyelerine anlatsa ve "İŞ GÜVENCESİ
YASASI ÇIKMAZSA GENEL GREV YAPARIZ" diye karar alsa işçiler arkasından gelmez
miydi? Eğer bu yasa çıksaydı bu kadar kişi işten atılabilir miydi?
ÖRGÜTSÜZ HİÇBİR ŞEY BAŞARILAMAZ. Bu gün örgüt yöneticileri dürüst, iyi
olmayabilir. Bizim haklarımızı savunmaz. Hatta işverenle anlaşıp bizi satabilir.
Haksızlığa uğradığımızda ilgilenmeyebilir. Böyle diye sendikamıza, meslek örgütümüze
küsmekle hiçbir şey elde edemeyiz. Buna "PİREYE KIZIP YORGAN YAKMAK" denir.
Yapılacak şey ilk kongrede bu gibi kişilerin tekrar seçilmesine engel olmaktır.
Kongreye katılmak, yakından tanıdığımız, kendi içimizden, dürüst, namuslu, çalışacağından
emin olduğumuz kişileri seçmektir. Bütün sorunları yönetime aktarmak, çözümü
sadece yönetime bırakmadan, yönetim ve üyelerin yoğun katılımı ile çözüm
aramak, alınan kararlara uyulmasını sağlamaktır.
Eğer böyle yapılmazsa; "TIPKI SİYASİ PARTİLERDE OLDUĞU GİBİ" örgüt içi
demokrasi olmaz. Lider hegemonyası olur. Başkan ve yöneticileri değiştirilemez. Örgütümüz
bir avuç çıkarcının elinde kalır. Kolayca yolsuzluk yapılır, yapanlar cezalandırılamaz.
Yöneticilerin, siyasetçilerle çıkar için işbirliği yapabilirler. Bizi kimse düşünmez,
sesimizi kimse duyma, sorunlarımızla kimse ilgilenmez. Özetle Sayıca çok olduğumuz
halde, birlik olamadığımız için güçsüz oluruz. "BİZİ KİMSE ADAM YERİNE
KOYMAZ."
TOPLUMUN TÜM KESİMLERİ ÖRGÜTLÜ DEĞİLSE, ÖRGÜTLÜ OLDUĞU HALDE BUGÜN BİZDE
OLDUĞU GİBİ ETKİSİZSE O TOPLUMDA KİM DEMOKRASİ VAR DİYEBİLİR?
IRAK SAVAŞI !
ABD, Irak' ı neden vuracak? Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin bölge ülkeleri için
tehlikeliymiş. Ülkesinde demokrasi yokmuş. Doğrudur. Ama bu ABD yi neden
ilgilendiriyor? 1970 li yıllarda İtalyan Komünist partisi çok güçlüydü. Bu yıllarda
ABD yöneticileri "İtalya' da Komünist Partinin İktidara gelmesine izin
vermeyiz" diyordu. Güney Amerika da bir çok ülke ABD desteği ile yıllarca askeri
diktatörlüklerle yönetildi. Şili' de Allende' yi askeri darbe ile ABD devirtti. Şili
halkı yıllarca askeri diktatörlük altında inledi. Binlerce kişinin ne olduğu hala
bilinemiyor.
Toprakları işgal altında olan Filistinlilerin yaptıkları terörizm olarak kabul
edilirken, İsrail her gün Filistin halkını uçak ve tanklarla bombalıyor. Çoluk çocuk
onlarca kişi, ölüyor. Bunun adı terörizm olmuyor. ABD bu ülkeye ses çıkarmadığı
gibi destekliyor. ABD yi esas silah tekelleri yönetiyor. Bu gibi savaşlarda yeni
silahları deneniyor, sonra da milyonlarca dolara bizim gibi ülkelere satılıyor. ABD
kendi askerini değil bizim gibi ülkelerin askerlerini cepheye sürmek istiyor. Kabul
ettirmek için "ya para teklif ediyor veya bak sonra açıkta kalırsınız"
diye korkutuyor. Bizim insanımızın değeri ABD insandan daha mı az değerli? Üstelik
para ile ölçülemeyecek değerler vardır. Bunlardan en önemlisi insan hayatıdır.
23 SENTLİK ASKERE DAİR
Mister Dalles,
sizden saklamak olmaz,
Hayat pahalı biraz bizim memlekette.
Mesela 200 gram et alabilirsiniz
koyun
eti,
Ankara'da 23 sente,
yahut iki kilo kuru soğan,
yahut bir kilodan fazla mercimek,
elli santim kefen bezi yahut,
yahut da bir aylığına
yirmi yaşlarında bir tane insan
erkek,
ağzı burnu, eli ayağı yerinde,
üniforması, otomatiği üzerinde,
yani öldürmeye, öldürülmeye hazır,
belki tavşan gibi korkak,
belki toprak gibi akıllı,
belki gençlik gibi cesur,
belki su gibi kurnaz
her kaba uymak meselesi.
belki ömründe ilk defa denizi görecek,
belki ava meraklı, belki sevdalıdır.
Yahut da ayni hesapla Mister Dalles
tanesi 23 sentten yani
satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden
İstanbul'da bir tek odanın aylık kirasına
seksen beş onda altına yahut
bir çift iskarpin parasına
Yalnız bir mesele var Mister Dalles,
her halde bunu sizden gizlediler!
Size tanesini 23 sentten sattıkları asker
mevcuttu üniformanızı giymeden önce de
mevcuttu otomatiksiz filan,
mevcuttu sadece insan olarak,
mevcuttu
tuhafınıza gidecek,
mevcuttu,
hem de çoktan mı çoktan,
daha sizin devletin adı bile konmadan.
Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,
mesela Mister Dalles,
yeller eserken yerinde sizin New -Yok'un
kurşun kubbeler kurdu o
gök kubbe gibi yüksek
haşmetli derin.
Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.
Halı dokur gibi yonttu mermeri,
ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
ebem kuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
Dahası var Mister Dalles,
sizin dilde anlamı pek belli değilken henüz
zulüm gibi,
hürriyet gibi,
kardeşlik gibi sözlerin,
dövüştü zulme karşı o,
ve istiklal ve hürriyet uğruna
ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek,
ve yarin yanağından gayri her yerde,
her şeyde
hep beraber
diyebilmek için
yürüdü peşinde Bedreddin'in.
O, tornacı Hasan, köylü Mehmet, öğretmen Ali'dir,
kaya gibi yumruluğunun son ustalığı
922 yılı 9 eylüldür.
Dedim ya Mister dalles,
herhalde bütün bunları sizden gizlediler.
Ucuzdur vardır illeti.
hani şaşmayın,
yarın çok pahalıya mal olursa size
bu 23 sentlik asker
Yani benim fakir, cesur, çalışkan milletim,
her millet gibi büyük Türk milleti.
Nazım Hikmet - 1952
|
|
YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
kuzeyege@yahoo.com
|