|
PALMİYEALTI

Bülent HABORA
Dinçer Sezgin'e yanıt II
Sayın Dinçer Sezgin'in "Serzeniş" başlıklı yazısının
bir bölümüne, geçen yazımda yanıt vermiştim. Şimdi de, kalan bölüme, tabii Türkiye
Yazarlar Sendikası İzmir Temsilcisi Bülent Habora'yı ilgilendiren bölüme yanıt
vereceğim.
Sayın Sezgin yazısının bir yerinde şöyle diyor: "Yazarlar Sendikası standını,
İzmir temsilcisi değil, oğlu yönetiyordu."
Önce şunu söyleyeyim: Evet, oğlum Volga Tuygun Habora, TÜYAP Kitap Furarı'nın kapıları
kitapseverlere açılmadan en az yarım saat önce geliyor ve fuar kapandıktan bir süre
sonra görevinin başından ayrılıyordu. Standı oğlum yönetmiyordu. Orada sadece
"TYS stand görevlisi" olarak çalışıyordu. Sayın Sezgin, Kitap Fuarı'nı
gezmiştir, eminim. Ve her satanda da "Stand görevlisi" vardı. Göğüslerinin
üzerinde TÜYAP'ın verdiği bir kartı taşırlar. Üzerinde "Stand görevlisi"
yazılıdır.
Bir çok yayınevinin standında, yayınevi sahibi yada yöneticisi yoktu, salt görevliler,
"Stand görevlisi" arkadaşlar vardı.
Salt Kitap Fuarı'nda değil, diğer fuarlarda da bu böyledir. Bir süre sonra İzmir
Fuarı açılacak. Orada da böylesi görevliler çalışacak. Hatta bazı firmalar, mini
etekli "Stand görevlisi" çalıştıracak...
Benim değil, oğlumun yönettiğini ileri sürmüş Sayın Sezgin. Evet, bazı günler
gidemedim, ama genellikle oradaydım. Ayrıca Türkiye Yazarlar Sendikası İzmir
Temsilciler Kurulu üyeleri Sayın Bilsen Başaran ve Sayın Metin Erten de hemen her gün
standdaydılar ve hiç yalnız bırakmadılar yazar - ozan dostlarımızı. Sayın Dinçer
Sezgin de Temsilciler Kurulu üyesiydi. İstediği zaman gelirdi, gelebilirdi. Tevlevizyon
çekimi olduğu günün dışında hiç gelmedi. Sanırım yoğun işleri vardı...
Bu arada standımıza gösterilen yoğun ilgiliyi de söylemek istiyorum. Bir çok ünlü
yazar ve ozanın dışında önemli konuklarımız da oldu. Örneğin, İzmir İl Kültür
Müdürü Musa Seyirci ve İl Kültür Müdür Yardımcısı Ahmet Gürlek standımızı sık
sık ziyaret ettiler. Ayrıca Manisa Milli Eğitim Müdürü, DİSK yetkilileri, çeşitli
sendikaların başkanları ve yönetim kurulu üyeleri de konuğumuz oldu.
Tabii partilerden de geldiler. Örneğin CHP İzmir İl Başkanı Alaaddin Yüksel ve il yönetiminden
çeşitli yöneticiler, örneğin Emeğin Partisi İzmir İl Başkanı Cabbar Demirci, GYK
Üyesi Mazlum Sarısaltık da standımızı ziyaret etti.
Bir çok sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri de konuklarımız arasındaydı.
Bir de "Sel" üzerine söyledikleri var, Sayın Sezgin'in: "Sözgelimi,
ocak ayında İzmir'de büyük bir sel felaketi yaşandı. Bir yazı çıkarıp, "Üyelerimizden"
sel felaketine uğrayan var mı? diye sorulsaydı, kötü mü olurdu? Şayet varsa zarar gören
üyelerimiz, oturup "Onun için ne yapabiliriz?" diye birlikte düşünseydik, güzel
bir dayanışma örneği olmaz mıydı bu davranışımız?"
Haklı, İzmir'in Bostanlı semtinde olan sel felaketi üzerine söyledikleri. Kendisi o
selden çok zarar görmüştü. Bilmiyorum, belediye yada başka kuruluşlar o selde zarar
görenlere yardım etti mi? 1955 yılında da Türkiye'nin gelmiş - geçmiş en büyük
sel felaketini tüm İzmirliler gibi ben de yaşadım. 50 yıllık arşivim, kitaplarım,
dergilerim, plaklarım, kasetlerim ve filmlerim gitti. Bilgisayarım yoktu ama daktilolarım,
film makinelerim, pikabım, kasetçalarım, hepsi gitti. Kaymakamlık, herkese verdiği
gibi biz de 5 milyon verdi. Belediye de (O zaman Burhan Özfatura'ydı, Belediye Başkanı),
herkese 1.5 milyon liralık Tansaş'tan alış - veriş kuponu verdi. Biz de üstüne 1
milyon lira koyup 5 kilo zeytinyağı almıştık. Ama ne daktilom karşılandı, ne de diğerleri.
Onun için Sayın Sezgin'in "Dayanışma davranışı" sözlerini yürekten
destekliyorum.
Ama TÜYAP Kitap Fuarı'ndaki TYS İzmir Temsilciliği standı üzerine söylediklerine de
tümüyle karşıyım...
|
YANIKOĞLU II MAĞAZASI AÇILDI
(Eski Mavi Market)
ismetbaytak@hotmail.com
kuzeyege@yahoo.com
|